GARAJ LOBİSİ ve GİRİŞİMCİLİK

12.02.2014 11:19

GARAJ LOBİSİ

Gürkan ULUSOY

 

Üretim faktörlerini bir araya getirerek, istek ve ihtiyaçları karşılamak amacıyla mal ve hizmet üreten; kârı ve riski üzerine alarak kendi adına ve kendi hesabına faaliyette bulunan kişilere girişimci/müteşebbis; bu prosesteki faaliyetlerin bütününe ise ‘girişimcilik’ denilmektedir.

Ülkemiz açısından bakıldığında girişimcilik, Kobi’ler ve esnaf faaliyetlerini aşan işletmeler çizgisinde değerlendirilmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelere bakıldığında girişimcilik ve arttırılması faaliyetleri oldukça önemlidir.

Türkiye ekonomisi, büyük ölçüde Kobi’ler ve girişimcilerden hareket almaktadır. KOBİ’ler toplam girişim sayısının %99,9’unu, istihdamın %78’ini, maaş ve ücretlerin %52’sini, brüt yatırımların %41’ini oluşturmaktadır. Ayrıca ihracatın %60’ı, Ar-Ge harcamalarının da %14.9’u Kobi girişimler tarafından sağlanmaktadır.1  Girişimlerin ihracatta önemli bir pay tutmasının yanı sıra, iç talebi karşılayarak piyasa mekanizmasını dengede tutmak, ithal ikameci üretim politikaları uygulaması halinde ithalat kalemlerini aşağıya çekmek ve istihdam sağlamak gibi özel faydaları da bulunmaktadır.

Bu nedenle, Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerde girişimcilik faaliyetlerinin sayısı artırılmaya çalışılmakta, devletlerin hibe ve sübvansiyon programlarıyla girişimcilerin desteklenmesine önem verilmektedir. Gümrük Birliği kapsamında ihraç ettiğimiz; sanayi, tarım ve tekstil ürünlerinin kalite standardizasyonunun sağlanması ve sürdürülmesi için kurulan KOSGEB’ de bu çerçevede kabuk değiştirerek girişimciliğin desteklenmesinde büyük rol oynamaktadır.

Kosgeb, Kalkınma Ajansları, Melek Yatırımcılar, Start-Up programları, İş-Kur, Üniversiteler ve benzer kurumlar, belirli periyotlarda eğitimler düzenleyerek gençlere(özellikle bayanlara) girişimcilik bilgisi ve duygusu aşılamaktadır. Ancak, ilgili girişimcilik eğitimlerine ve belgelerine sahip birey olarak, verilen eğitimlerde-anlatılarda, sistemsizlik ve mantıksal tutarsızlık olduğu kanaatindeyim.

Zira, sıfır sermaye ve fikir ile yola çıkan gençlere, başta Amerikan menşeili olmak üzere dünyanın en önde gelen şirketlerinin ‘Garaj’da kuruluş hikayeleri üzerinden girişimcilik anlatılması, şüphesizdir ki mantıksal açmazlar ve tutarsızlıklar arz etmektedir.  

Salt yukarıda belirtilenlerden ziyade, ne vakit bir girişimcilik konusu hasbihâl olsa, olayı ‘Garajda Kurulan Amerikan Şirketleri’nden örneklendirecek ciddi yoğunlukta bir ‘Garaj Lobisi’, Garaj Zümresi vardır. Bir olguyu öğrenir ya da öğretirken, kişisel yeti, sosyokültürel yapı, ekonomik durum göz ardı ediliyorsa böylesine yanlış bir algının oluşması son derece normaldir.

Çünkü, Amerika’da bir genç için başarının kıstası ‘bir başına hayatını sürdürebilmek’ iken ülkemizde ‘komşunun çocuğunu geçmek’tir. Yine bir Amerikan genci için üniversite ‘kültür’ iken ülkemizde ‘gelecekte yapılacak meslek’tir. Türk gencinde geleceğe bakış ‘memur olup gelecekteki 25 yılını garanti etmek’ iken Amerikan gencinde eşsiz bir buluş ile ülkenin sayılı zenginleri arasına girmek olabilir. Aradaki bunca nüansa rağmen yerelliği ve kültürelliği göz ardı edip olgulara global bakmak, arzulanan verimi düşürmektedir.

Literatür tarandığında, Google, Apple, HP, Youtube, Amazon ve Disney gibi Amerikan şirketlerinin garajda kurulduğundan bahsedilir. Amerikalılar başarıyı yakalamak kadar hikayelemekte de hünerlidir. Aslında garaj metası ile ; ‘sen de başarabilirsin’ algısı empoze edilmektedir. Çünkü bu hikayedeki garaj Silikon Vadisi’dir.

Bugün, Steve Jobs’un Apple macerası, Google’ın isim hikayesi, Facebook’un ana kuruluş amacı hakkında herkes birkaç cümle söyleyebilir. Jobs’un Apple için minibüsünü, ortağının ise hesap makinesini sattığını; Google’ın 10100  sayısından doğduğunu ve ortak noktalarının garaj olduğunu neredeyse herkes bilir.

Oysa burada asıl odaklanılması gereken bu markaları kuranların yaşları ve markaların felsefeleridir. Çünkü onları zirveye taşıyan garaj olgusu değil dinamizmleri ve hayata kattıkları faydalarıdır. Bahsedilen şirketler kurulduklarında tümünün sahipleri 18-23 yaş arasındaydı. Ve Google’ı farklı kılan hayatı kolaylaştırması, Apple’ın farkı teknolojiyi basitleştirmesi, Facebook’un farkı insanları birbirine bağlaması, Twitter’ın farkı iletişimi demokratikleştirmesiydi. Yani bunlar markaların hikayeleriydi.

Kendine özgü dinamikleri olan bir toplumuz. Batı ve doğunun sentezi niteliğindeki kültürümüz de hikayelerimiz de çok farklı. ‘Garaj’ özelinden örnek sunarak eğitim veririz, oysa ki bizim toplumumuzda düzgün bir fiziki mekâna bağlılık kaliteyi ve güveni sembolize eder. ‘Garaj üretimi’ ise merdiven altı üretimden çağrışımla dayanıksız, sağlıksız ve kalitesizliği sembolize eder.

Kültürümüz de hikayelerimiz de kendine has. Burada mevzu girişimcilik ise kendi hikayelerimizi kendi kültürümüzü bilip/bulup/anlatmadan havada kalır bu iş.

Söz konusu azim ve başarı ise;

Seyyar satıcıyken zabıtalardan köşe bucak kaçan, yakalanınca dayak yiyen  Abdülhakim Kaya’nın nasıl zabıta müdürü olduğuna bir göz atalım.

Konu Öğrenmek ve Ders Çıkarmaksa;

Ailesinin ürettiği kumaşları satmak için 15 yaşında seyyah misali ticarete atılan gencin Samsun’da toptancılardan tokat yedikten sonra(karşılıksız çek),Zorlu Holding’e uzanan ticari hayatına bakmak, anlatmak, örnek almak gerek.

Konu girişimcilikse;

Mahmutpaşa’da 25 metrekarelik dükkanında esnaflık yapan Hızır Albayrak’ın, şimdilerde yılda 50bin bebeği giydiren şirketini başarıdan başarıya taşımasına,

Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçen Şemsettin Kayaaltı’nın, kapıcılıktan başlayan hikayesinin kesme çiçek ihracatında zirveye oynayan yolculuğuna,

Ağrı’da küçük bir çocukken tartıcılık yapan İbrahim Çeçen’in İstanbul Boğazı’na 3. Gerdanlığı takacak kadar başarıyla dolu olan iş adamlığı serüvenine,

Pamuk tarlalarında çapa yaparak hayatını sürdüren Habip Kızıltaş’ın, bulaşıkçılık ve inşaat ameleliğinden sonra doğduğu şehir olan Denizli’de 19 yıldır çalışarak nasıl vergi birincisi olduğuna bir bakmak lazım.

Ve bakmak lazım, çeyizindeki koltuk takımını satıp sermaye yapan Aysun Pelik’in o günlerde kurduğu şirketin şimdilerde Fiber Optik sektöründe dünya 20.’si oluşuna,

Google’ın garajı, Steve’in ısırıklı elması ile olmuyor maalesef. Kendi hikayemize bakmalıyız. Yoksa, “Zenginin malı züğürdün çenesi .. ”nden bir adım öteye geçemeyeceğiz.

 

Sevgi ve Saygılarımla..

Gürkan ULUSOY

1 Tüik-2013 Verileri

gurkanulusoy.webnode.com.tr                              Twitter/@GurkanUlusoy                        marketingguncesi@hotmail.com