TEKNOLOJİNİN GURBETİ : TÜRKİYE

16.01.2014 13:02

TEKNOLOJİNİN GURBETİ : TÜRKİYE

Gürkan ULUSOY

Bilgi Toplumu ve Bilgi Ekonomisi Üzerine;

            Aslında çok yeni bir kavram olmayan bilgi toplumu, bilgi ekonomisinin bir sonucudur ve çağımızın moda kavramlarındandır. İçinde bulunduğumuz yüzyıla genel hatlarıyla bakıldığında, hızlı teknolojik gelişmelerin yaşandığı ve küresel entegrasyonun son şeklini aldığı bir dönem olduğunu söylenebilir. Küreselleşme kavramının gelişimiyle, ulusal sınırlar ortadan kalkmış ve rekabet boyut değiştirmiştir. Artık yerel ve ulusal ölçekten daha ziyade, global rekabetin etkilerinin yaşandığı görülmektedir. İşte bu rekabet ortamında(ülkesel-kurumsal), başı çekenlerin ve ayakta kalanların ortak noktası, bilgiye yani entelektüel sermayeye yaptığı yatırımlardır.

 

            1950'li yıllarda, formalite kaynağı olarak görülen bilginin 1980'lerde stratejik bir kaynak haline dönüşmesi süreci, tam mânâsıyla fantastik bir serüvendir. bu dönüşüm; muhakkak ki, Tarım toplumu döneminden Postmodern döneme geçişten çok daha hızlı gerçekleşmiştir. Buradan hareketle, bilginin postmodernitenin temelini oluşturduğu da söylenebilir. Bilginin dönüşümünü tamamlamasının ardından teknolojik gelişmeler ile bütünleşmesi ve takip eden süreçte internetin de bu ikiliye adaptasyonu sonucunda 'Bilgi Çağı' denilen yeni bir dönemin kapıları aralanmıştır. 

 

                Bilgi Çağı'na ilk geçen ülkeler ABD ve Japonya'dır. Bilgi Çağı ekonomik ve/veya üretimsel anlamda, bir ürünü üretmek yerine o ürünü üretecek teknolojinin ya da bilginin satılması anlamına gelmektedir. Bu da ancak, bilgi ve teknoloji altyapılarının oluşturulması, periyodik olarak gelişiminin sağlanması ve en önemlisi de; bütün bunları kullanacak, yorumlayacak, analiz edecek ve değer katacak olan donanımlı bireylerin yetiştirilmesidir. Zaten bilgi toplumunun en güçlü varsayımları; bireyin merkezi konuma gelmesi ve bilgisayarlaşmadır. Bilgisayarların kişisel kullanıma sunulması ile birlikte bilgi çağı altın dönemini yaşamaya başlamıştır. Çünkü, bilgi teknolojileri konusunda yetiştirilen donanımlı bireylerin tamamlayıcıları bilgisayarlardır. Bilgisayarlar, bilgi sektörü çalışanlarına hız ve  işlevsellik kazandırmaktadır.

 

            Bu anlamda, ülkemiz, rekabet ettiği diğer dünya ülkelerine nazaran bilgi çağına geçişini tam anlamda sağlayamamış/ geç sağlamıştır. Gelişmiş dünya ülkelerinde internet 1990'lı yıllarda sadece akademisyenlerin kullandığı bir sistem olmaktan çıkarılmış, tüm bireylerin hizmetine sunulmuştur. Ülkemizde ise 1990'lı yıllar, akademisyenler için daktilo'lu yıllardır. Yan tarafta gösterilen fotoğraf karesi bahsedilen dönemin Türkiye’sini özetlemektedir.

 

        22 Eylül 1990. Dönemin cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, ODTÜ’ ye alınan bilgisayarların açılış töreninde.

 

        Rekabet ettiğimiz diğer ülkelere bakıldığında, bilgisayarlaşma çok daha erken gerçekleşmiştir. Ülkemizde teknolojiyi yakalama ve kullanma konularında, ciddi bir gecikmeden söz edilebilir. Bu gecikme; salt teknolojik ve ekonomik gecikme değil, biraz da kültürel gecikmedir. Değişen dış dünyaya rağmen, teknolojik anlamda tutumları katı olan toplumsal yapı, kültürel gecikmeyi belirginleştirmiş, altyapısal büyümeye ket vurmuştur.

 

            Türkiye’nin teknoloji satın alma ve kullanma verilerine bakıldığında bambaşka bir tablo ortaya çıkıyor. Verilere göre Türkiye’de bilgisayar kullanım oranı %48. Bu rakam geçmiş döneme göre iki puanlık bir artış göstermiştir. İnternet kullanıcı sayısı ise 37 milyon.1 Bilgisayar ve internet kullanımının en yoğun olduğu yaş grubu ise 16-24 yaş grubu.2 Veriler göz önüne alındığında, teknoloji kullanımı anlamında daha üst seviyede olmamız beklenebilir. Ancak  37 milyon internet kullanıcısının 33 milyonunun Facebook, 11 milyonunun da Twitter abonesi olduğu düşünüldüğünde internet ve bilgisayar teknolojisinin yoğun olarak sosyal paylaşım sitelerine erişim için kullandığı yargısına ulaşılabilir.

 

            Ayrıca ülkemizde her 5 kişiden biri akıllı telefon, her 17 kişiden biri de tablet bilgisayar kullanmaktadır. Yıl sonunda ise bu rakamın % 22’ye yükselmesi beklenmektedir. Görüldüğü üzere teknolojiye sahiplik konusunda Avrupa ülkeleri ile yarışmaktayız. Ancak bu teknolojiyi bilimsel gelişimleri ve Ar-Ge faaliyetlerini desteklemekten ziyade, sosyal paylaşım sitelerine erişmekte kullanmaktayız. Başka bir söyleyişle teknolojiye sahipken fayda yaratmayacak faaliyetlerde kullanmaktayız. Sahipken kullanamamak, yani yakındaki uzaklar, yani teknolojinin gurbeti.

 

Twitter/@GurkanUlusoy

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

1 TÜİK Bilgi Teknolojileri Kullanımı Raporları 2013-1. Dönem

2  Aktüel Dergi, 31 Ekim 2013  Tarihli Yayını